- -(kan)karay
- suf.no. muy
Diccionario quechua - español . 2009.
Diccionario quechua - español . 2009.
JAPON - Les arts — Issu, comme tous les arts de l’Extrême Orient, de la Chine qui lui a fourni techniques et modèles, l’art japonais se distingue, cependant, par l’originalité de ses créations. Son développement est scandé de périodes d’absorption, où se manifeste… … Encyclopédie Universelle
kanlı — sf. 1) Kan bulaşmış Kanlı eğeyi mi saklamışlardı, başka bir delil mi? R. H. Karay 2) Kanı olan 3) Kan dökülmesine neden olan Bu savaş çok kanlı olacak, beyler. T. Buğra 4) İsteyerek kan dökmüş olan (kimse), hunriz, katil 5) Kanlanmış olan Kanlı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hiligaynon language — language name=Hiligaynon nativename=Ilonggo familycolor=Austronesian states=Philippines region=Visayas speakers= 11 million total (first language: 7 million, second language: 4 million (est.)) rank=83 fam2=Malayo Polynesian fam3=Borneo… … Wikipedia
Chinese Filipino — Chinese Filipino … Wikipedia
JAPON - Histoire — Dans l’histoire de l’Asie, le Japon occupe une place particulière du fait de son insularité. On l’a souvent comparée à celle de l’Angleterre dans l’histoire de l’Europe. Mais cette similitude géographique ne doit pas masquer les dissemblances qui … Encyclopédie Universelle
türkische Literatur — tụ̈rkische Literatur, im engeren Sinn die Literatur der Türken Anatoliens und der europäischen Türkei in vorosmanischer, osmanischer und nachosmanischer Zeit. Die altanatolisch türkische Literatur: Die altanatolisch türkische Periode (13.… … Universal-Lexikon
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
büküş — is. Bükme işi veya biçimi Her büküşünde yaradan koyu, kalın bir kan tabakası kabarıyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
küçük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı Bir aralık başımın üstünde kartaldan küçük, atmacadan büyük yırtıcı kuşlardan birinin döndüğünü gördüm. M. Ş. Esendal 2) Yaşı daha az olan Ortanca ve küçük ablalar ... beni,… … Çağatay Osmanlı Sözlük